‘Flaş Haber’: İşmaelya’da iç savaş başladı

Amerikalı eleştirmen Edmund Wilson’ın, “George Bernard Shaw’dan beri İngilizce yazan tek birinci sınıf mizahçıdır” diye andığı Evelyn Waugh, 1903’te doğar. Görece varlıklı bir ailede yetişir. Babası edebiyat eleştirmeni Arthur Waugh, ağabeyi ise seyahat yazarı Alec Waugh’dır. Genç Waugh’nın kitaplarla erken yaşlarda tanışmasının en önemli sebebi de zaten budur.

Waugh, iyi bir öğrenim hayatı geçirse de yazarlığa olan hevesi sebebiyle üniversiteyi yarıda bırakır. Uzun süre öğretmenlik yapar, çeşitli rütbelerle ve çeşitli cephelerde savaşa katılır, başta Ortadoğu olmak üzere pek çok ülkeye seyahat eder.

Kitaplarında işlediği konuları kişisel deneyimleri üzerinden kurgular. İlk kitabı 'Gerileyiş ve Çöküş' (1928, Çev: Sanem Erdem) öğretmenlik yıllarından, 'Flaş Haber' (1938, Çev: Emrah Serdan) romanı da Ortadoğu ve Afrika seyahatlerinden edindiği deneyimlerden izler taşır. Diğer kitaplarının yanında başyapıtı olan bilinen romanı ise 'Brideshead’e Son Gidiş' (1945, Çev: Filiz Ofluoğlu) adını taşır.

Bu üç kitabın baskısı de Yedi Yayınları’na aittir. Bunların haricinde Waugh’nın Türkçeye çevrilmiş, Everest Yayınları’ndan çıkan 'Bir Avuç Toz' (1934, Çev: Roza Hakmen) adlı bir kitabı daha bulunmaktadır.

HER YER ZAMAN ZAMAN İŞMAELYA OLUR

Waugh’nın en sevilen kitaplarından biri olan 'Flaş Haber'in yeri diğerlerine göre ayrıdır. Bunun en temel sebebi ise sadece işlenen savaş değil, aynı zamanda bir gazetecilik eleştirisi yapmasından kaynaklanır.

İngiltere’nin en köklü gazetelerinden biri olan Garabet, Doğu Afrika’da bulunan İşmaelya’da iç savaş çıktığını haber alır ve bölgeye bir muhabir göndermek ister. Dönemin İngiltere’sinde yıldızı yeni yeni parlayan romancılardan John Courteney Boot bu iş için uygun görülür ancak yaşanan tuhaf bir karışıklık sonucu davet mektubu John’a değil, Garabet’in silik yazarlarından biri olan William Boot’a gönderilir.

William Boot, gazetede “Yeşil Yerler” başlıklı bir köşe yazan, kimsenin umursamadığı bir adamcağızdır. Mektubu alınca çok endişelenir. Porsuklarla ilgili yazdığı son yazısı, evdekilerden birinin muzırlığı sebebiyle “bahri kuşu” olarak değiştirilip bu şekilde yayınlandığı için kovulacağını düşünür. Gazeteye gelip yetkililerle konuşunca iki şeyi anlar: Bir, yazdıklarını kimse umursamıyor. İki, İşmaelya’ya gitmesi gerekiyor.

Flaş Haber!, Evelyn Waugh, Çevirmen: Emrah Serdan, 268 syf., Yedi Yayınları, 2021.

Gazetenin sahibi Lord Copper, savaşta vatanseverleri tuttuğunu, ona göre haber yazmasını ama okurları sıkmamak için savaşın da çok uzamaması gerektiğini belirtir. Ne de olsa bu “çok ümit vadeden bir savaştır”.

Boot, kem küm yapıp hazırlanmaya başlasa da iç savaşta kimin hain, kimin vatansever olduğunu bilmez. İşmaelya’da herkes siyahtır. Ancak faşist siyahlar, aryan oldukları iddiasıyla kendilerine “beyaz” derler. Bolşevik siyahlar “siyah”ı tercih ederler. Ancak onlara “siyah” demek, “kızıl” demektir. Yani siyahlar hem vardır hem yoktur. Hasılı işler başından itibaren karmakarışıktır.

Bunun ilk örneği İşmaelya yolculuğunda ortaya çıkar. İşmaelya’daki her iki güç de bir konsolosluk açmıştır. Savaşı kimin kazanacağı, yani hangisinin resmî olarak tanınacağı, hangisinin vatansever olacağı bilinmediği için Boot ikisinden de ayrı ayrı vize alır. Böylece bilmediği bir işi yapmak üzere, ismini yeni öğrendiği bir ülkeye doğru yola çıkar.

HER DÖNEMİN BİR COPPER’I VARDIR

'Flaş Haber', 1938’te yayınlandığında dünya ikinci kez birbirini boğazlamaya hazırlanmaktadır. Bir yanda sosyalistler, bir yanda faşistler, bir yanda kapitalistler vardır. Hepsi de yeni yeni serpilmektedir. Waugh’yı böyle bir roman yazmaya iten ilk şey işte bu güç bloklarının ilişkileridir.

Ayrıca Waugh bir dönem, II. İtalya-Habeşistan Savaşı sırasında Habeşistan’da bir İngiliz gazetesi için dış haber muhabiri olarak göre yapar. Bu süreçte gerek savaşı gerekse de gazetecilerin tavırlarını çok yönlü olarak gözlemler.

Waugh bu iki meseleyi birleştirirken kasıtlı olarak bütün bunlara yabancı bir adamı başkarakter olarak konumlandırır ki olayın abukluğunu daha iyi anlatabilsin. Boot’un tavrı aslında komik değildir. Okuru güldüren şey onun ikide bir düştüğü zor durumlardır. Hayatı boyunca hayvanları gözlemleyip onlarla ilgili kimsenin okumadığı yazılar yazan Boot birdenbire “çok önemli” biri olur çıkar.

Beri yandan Waugh’nın savaş muhabirliğine ve dönemin baskın gazete patronlarına yönelik de attığı çok fazla taş var. Bunun en iyi örneklerinden birini de Boot’un bir başka gazeteciyle yaptığı sohbette görürüz: Balkanlardaki bir iç savaşı haber yapmak için giden, ancak uyuyakaldığı için başka bir yerde inen muhabir, gazeteye teslim etmesi gereken yazısını ezberden yazar. Sokaklardaki barikatlar, durmak bilmeyen çatışmalar... diye yazar da yazar. Böyle bir durum olmamasına rağmen, belli bir noktadan sonra, dünyanın dört bir yerinden gelen insanlar da aynı şeyi yapmaya başlarlar. Böylece yalan da gerçek de karışır. (Bu arada, Frédéric Auburtin’in yönettiği "Envoyés Très Spéciaux" (2009) ve Ricky Gervais’in, Auburtin’den uyarladığı "Special Correspondents" (2016) da buna benzer filmlerdir. Meraklısına duyurulur.)

Waugh’un bu mizahi eleştirilerle dolu romanı da iki kez uyarlanır. Aynı isimle (Scoop) 1972’de yedi bölümlük bir dizi olarak yapılan ilk uyarlamanın ardından, Gavin Millar’ın yönetmenliğindeki ilk televizyon filmi 1987’de yayınlanır. Ancak bu uyarlamalar romanın başarısını yakalamazlar. Zira Waugh’nın üslubu da, en az işlediği konu kadar etkileyici ve akıcıdır.

'Flaş Haber', her ne kadar 1938’de yayınlanmış olsa da her dönemin kendi William Boot’ları, kendi Lord Copper’ları olduğuna şüphe yok. Bizim ülkedekilere de siz karar verir.