04 Haziran 2023 Pazar
Cumhurbaşkanı seçimini ikinci turda kazanan Recep Tayyip Erdoğan, yeni kabineyi açıkladı.
Erdoğan’ın yeni kabinesinde en çok dikkat çeken isim Mehmet Şimşek oldu.
Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması ne anlama geliyor? Erdoğan’ın faizleri düşürme politikası bundan sonra nasıl şekillenecek? Şimşek’e ne kadar bağımsızlık tanınacak? Şimşek’in ilk açıklamaları ne anlama geliyor?
Şimşek’in ekonominin başına geçmesini ve ilk açıklamalarını yorumlayan ekonomi uzmanlarının ortak kanısı “Kemer sıkma politikaları geliyor. Çalışanları, emeklileri yine parlak bir dönem beklemiyor. Emekliye, memura zam dönemi bitmiş olabilir…” şeklinde.
‘’BATI SERMAYESİNİN DUYMAK İSTEDİĞİ EZBERE BİR ŞİİR’
Gazete Duvar yazarı Süleyman Karan, Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Mehmet Şimşek’in ilk açıklamalarını ‘’Herkes kısa vadeli önlemler ve bir perspektif beklerken, daha çok Batı sermayesinin duymak istediği ezbere bir şiir’’ olarak değerlendirdi.
Mehmet Şimşek’in ‘başarısı’ denen şeyin, başka bir zaman diliminde yaşanmış, ‘konjonktürel kaldıraçlı başarı ve günümüzde yaşanan başarısızlıklar silsilesinin ilk adımı’ olduğunun altını çizmek gerektiğini belirten Karan, ‘’O gün dolarlar gökten yağıyordu, başta ve hala bankacılık ve finans sektörünün yapısal sorunları acı ilaç içilerek belli oranda çözülmüştü. Ve o dönemde, olumlu küresel koşullarda bile başımızın belası yapısal sorunların hemen hiçbiri çözülmedi’’ dedi.
Şimşek’in devir teslim törenindeki konuşmasına ‘’Dikkatimi çeken en temel mesele, her şeyi ‘orta vade’ye ötelemesi oldu. Makro ekonomik göstergelerden söz etmeyerek, temenni kapsamında, ‘zordaki şirketin yatırımcı arayan PR’cısı’ söylemi ise konuşmanın ikinci temasıydı. Bu haliyle, bilançosu maskelenmiş, her kalemi sorunlu bir şirketi makyajlama retoriği’’ dedi ve şöyle devam etti: ‘’Fiyat istikrarının sağlanması için faiz politikalarının ne olacağını söylemesi gerekli, söylemiyor. Seçim ekonomisinin yerel seçimlerin sonuna kadar devam edeceği çok açıkken, bütçe disiplininden de söz etmiyor. Cari açıktaki makas mevsimsel olarak azalacağı için, sanırım buna güvenerek ihracatın ithalatı karşılama oranındaki yapısal sorunlara da değinmiyor’’.
‘BALON EKONOMİSİ…’
Karan’a göre yanıtı olmayan bir diğer soru ise, ‘’Sürdürülebilir yüksek büyümenin nasıl olacağı? Süleyman Karan, bu sorunun yanıtının da verilmediğine dikkat çekerek şunları söyledi: ‘’İlk çeyrek verilerinde de gördüğümüz gibi büyümenin yapısal çözümlemesi sürdürülebilir değil, balon ekonomisinin bir karşılığı… İhracat ve sanayinin büyümedeki payı eksi. Bunun da bir yanıtı yok.
Konuşmasında hep orta vadeden söz ediliyor. Türkiye’nin orta vadesi nedir? Hiç belli değil. Özetle, Şimşek’in ilk açıklamasından çıkan sonuç; makro göstergeler ve yapısal sorunlarıyla çok ciddi bir ameliyata ihtiyacı olan batık bir şirketin roadshow’a çıkmadan önce PR kafasıyla hazırlanmış bir basın bülteninin söze dökülmüş hali. Eğer ki bir para getirecekse, bunun sebebi asla bu konuşma ya da ekonomi yönetimine güven değil, bu puslu jeopolitik ortamda, başta Batı olmak üzere, olası her kaynakla yapılacak celep pazarlığı olacaktır. Bunu yapacak olan da zaten Mehmet Şimşek değil, AK Parti Genel Başkanı’dır’’.
’YENİ DÖNEMDE KEMER SIKMA POLİTİKALARINA GEÇECEKTİR’
Gazete Duvar yazarı Levent Gürses ise Mehmet Şimşek’in görev yaptığı dönemde sıkı sıkıya devreden IMF politikalarını izlediğini hatırlattı: ‘’Eski bir Merrill Lynch ekonomisti olan 2007-2009 arasında IMF ve Dünya Bankası’nın Türkiye guvernörlüğünü yapan Mehmet Şimşek, 2009-15 arasında da Maliye Bakanlığını yürüttü. Bu anlamda her zaman Batılı finans çevreleri tarafından desteklenen bir ekonomi simasıdır…”
’Yeni dönemde de kemer sıkma politikalarına geçecektir’’ diyen Gürses, ‘’Kemer sıkma, daha az ücret artışı, harcamalarda kısıntı, vergi artırımları ile bütçe açığını azaltma politikasıdır. Anlaşılacağı gibi, çalışanları, emeklileri yine parlak bir dönem beklemiyor’’ ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin temel sorunun kaynak sıkıntısı olduğunu belirten Gürses, Yakın zamanda içeriden ve dışarıdan güçlü kaynak girişi beklenmemekte. Kısacası, Winston Churchill’in başbakanlık görevini devralırken söylediğini biraz değiştirirsek, “Ücretlerin erimesi, alım gücünün düşmesi, yeni vergilerden başka vaat edecek bir şey yoktur…” dedi.
Mehmet Şimşek’in ilk açıklamalarını da değerlendiren Gürses, ‘’olumlu bir beklenti olarak ilk demeçler ‘şeffaflık’ vurgusu yapmasına dayanarak, doğru verilerin açıklanması olabilir’’ diye konuştu.
‘TEDİRGİNLİK SADECE PİYASADA DEĞİL MEHMET ŞİMŞEK’TE DE VAR’
Ekonomist Emrah Lafçı da Mehmet Şimşek’in göreve gelme dönemini analiz etmek gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: ‘’3-4 aydır Mehmet Şimşek ikna edilmeye çalışılıyor. Bu kamuoyuna yansıyor. İktidar partisini küçük düşürecek şekilde bir görüşme yapıldı, basın çağrıldı sonra Mehmet Şimşek’in herhangi bir açıklama yapılmadan arka kapıdan çıkıp gittiği geceyi de yaşadık. Martta Mehmet Şimşek iki paylaşım yaptı. ‘İşlerimin yoğunluğu nedeniyle aktif siyasette yer almayı düşünmüyorum’’ dedi. Dolayısı ile bakanlık teklif edilmiş kişinin neden bakanlığı reddettiğini düşünmek lazım. Birincisi, bu mevcut durumdaki ekonomik yapının bir enkaz olduğunu gösterir. İkincisi Mehmet Şimşek’in daha önce yaşanan tecrübeler sonucu Erdoğan’ın kendisini rahat bırakmayacağını, icraatlarına karışacağını düşündüğünü gösteriyor olabilir. Dolayısı ile tedirginlik sadece piyasada değil Mehmet Şimşek’te var.’’
ZAM DÖNEMİ BİTMİŞ, VERGİLERDE ARTIŞ DÖNEMİ BAŞLAMIŞ OLABİLİR
Mehmet Şimşek’in “Kendi döneminde yapmak istediği ama yapamadıkları var’’ diyen Emrah Lafçı şöyle devam etti: ‘’Yapamadığı iki şey var, bunlardan bir tanesi yapısal reformlar, diğeri bütçe disiplini. Dolayısı ile biz önümüzdeki dönemde seçim vaatleri ve depremle oldukça açılmış bulunan bütçenin biraz daha dengeli gitmesini bekleyebiliriz. Bu da harcamalarda kısıtlama anlamına gelir. Öyle eskiden olduğu gibi emekli maaşlarına şu kadar zam, memura bu kadar zam dönemi bitmiş gibi olabilir. Vergilerde artış olacaktır. Çünkü Mehmet Şimşek, ikiz açık dediğimiz dış ticaret açığı ve bütçe açığından çok korkuyor. Türkiye’nin şu anda iki sorunla da karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Dolayısı ile iş çok zor.
‘KADROLAR DEĞİŞEBİLİR, KAVCIOĞLU’NUN SON GÜNLERİ OLABİLİR’
İlk önce baştan aşağı kadrolar değişebilir. Bunların başında merkez bankası geliyor. Şahap Kavcıoğlu’nun son günlerini olduğunu söyleyebiliriz. BDDK, belki SPK geliyor veya belki kamu bankaları. Önemli yerlerde bürokrasiye atamalar gerçekleştirecek. Burada yapmak isteyeceği ve yapabileceği şeyler arasında bir fark olabilir. Çünkü herkesin malumu Erdoğan bu kadar gücü konsolide etmişken ekonomi ile karar alma yetkisini tamamen Mehmet Şimşek’e vermesini beklemek saflık olabilir.
Devir teslim töreninde Mehmet Şimşek’in söylediği gibi rasyonel politikalara hızla geri dönülmesi gerekiyor. Bu ne demek, irrasyonel politikalar uygulanıyor. O zaman demek irrasyonel politikalar belli bir amaç uğruna uygulandı. Belki de seçim kazanmak için uygulandı. AKP için işe yaramış ama Türkiye için işe yaramadığı belli. İşe yaramadığı ortada ki zaten bir kurtarıcı arandı. Onun adı da Mehmet Şimşek.
’BİR SÜRE KUTLAMA OLABİLİR, SONRASINDA GERÇEKLERLE YÜZLEŞECEĞİZ’
Önümüzdeki dönemde yabancı yaratımcıyı ikna etmesi için vakit gerekiyor. Her U dönüşünde bizim hareket alanımız giderek kısıtlanıyor. 2020 aralık Berat Albayrak istifası sonrasında 2021 başında bir U dönüşünü gerçekleştirmiştik. Lütfü Elvan ve Naci Ağbal’ın geldiği dönem. O zaman iktidara bir kredi penceresi sunulmuştu. 2 sene sonra aynı uçurumun kenarında tekrardan kurtarıcı olmak aynı yabancı yatırımcıyı ‘3-4 ay sonra başımıza aynı şey gelir mi’ sorusu ile baş başa bırakacaktır. Türkiye’nin ekonomik durumun, temel değişkenleri 2020 sonunda daha kötü. Hem seçim ekonomisi uygulandığı için hem rezervler harcandığı için. Önümüzdeki dönem Mehmet Şimşek ve ehli kadrolar geliyor olsa bile yatırımcıyı ikna etmesi kolay olmayacaktır.
Yerel seçimler olduğunu hatırlayacak olursak biraz çalkantılı bir dönem bizi bekliyor. Bir süre bir kutlama olabilir ama sonrasında gerçeklerle tekrar yüzleşeceğiz.”
Pelin Akdemir
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) ortaokul 8. Sınıfta eğitim gören 1 milyon 246 bin 429 ögrenciye yönelik yapılan Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınavın iki oturumu da tamamlandı. Birinci oturumda, öğrencilere Türkçe, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, din kültürü ve ahlak bilgisi ile yabancı dil derslerinden toplam 50 soru soruldu ve 75 dakika yanıtlama süresi verildi. İkinci oturumda ise matematik ve fen bilimlerinden toplam 40 soru için 80 dakika süre verildi.
LGS merkezi sınavının soruları ve cevap anahtarları www.meb.gov.tr internet sitesinden yayımladı. 6 Şubat’ta Maraş merkezli yaşanan depremler nedeniyle LGS konuları sadece birinci dönemi kapsadı. Ögretmenler, sınavın genel itibariyle kolay olduğunu, belirleyici dersin Türkçe olduğunu anlattı.
‘FEN BİLGİSİ ALANI GEÇMİŞ YILLARA GÖRE ZORDU’
Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem, öğretmenlerin verdiği bilgiye göre özellikle Fen Bilgisi sorularının geçmiş yıllara göre en zor sınavı olduğunu söyledi. Erdem, “Öğretmenlerimiz Fen Bilgisi ve Türkçe alanında soruların zor olduğunu söylediler. Diğer alanlarda öğrenciler soruları nispeten daha kolay çözdüler” dedi.
Erdem, deprem bölgesinden Bursa’ya gelen öğrencilerin sınava girmemiş olabileceğini belirterek, “Deprem bölgesinde durumun ne olduğunu zaten bilmiyoruz. Bursa’da da öğretmenlerimiz deprem bölgesinden gelen öğrencilerin sınava girmediklerini söylüyor. Yerel farklılıklar göz ardı edilerek bütün öğrenciler aynı eğitimi alıyormuş gibi sınava tabi tutuluyorlar. Ama ilçeden ilçeye, okuldan okula öğrencilerin aldığı eğitim fark ediyor. Özel okullar sınava yönelik çalışma yaparken devlet okullarındaki öğretmenlerimiz konuyu yetiştirmek için çabalıyorlar. Bu da öğrencilerin sınav başarısını etkiliyor” ifadelerini kullandı.
‘GEÇMİŞ YILLARA GÖRE AYIRT EDİCİ OLDU’
İngilizce Öğretmeni Merve Yelken, “İngilizce dersi için akademik yıl boyunca düzenli çalışan, sözcük bilgisi ve bu sözcüklerin yer aldığı diyalog sorularına ağırlık veren öğrenciler başarı sağlayacaktır. MEB’in yayımladığı örnek sorularda gördüğümüz grafik okuma sorularını bu sınavda göremedik. Bu sınavda, geçmiş yıllardaki sınavlara göre özellikle soru yönergeleri ayırt edici oldu” değerlendirmesinde bulundu.
‘SINAVIN BELİRLEYİCİ DERSİ TÜRKÇE OLMUŞTUR’
Türkçe Öğretmeni Şule Türkoğlu, “Türkçe dersinin, bu sınavı öncelikli olarak etkileyeceğini söyleyebiliriz. Dikkatin yanında bütüncül değerlendirmeyi de gerektiren sorularla karşılaştık. Anlam derinliği ve bütünlüğünü göz önünde bulundurmak gerekiyordu. Soruların zorluk seviyesi oldukça yüksekti. Çeldiriciler özenle kullanılmış. Benzer bir sınavı pandemi döneminde yapılan 2020 LGS’de de yaşamıştık. Konu dağılımına da baktığımızda okuduğunu anlama sorularına ağırlık verilen bu sınavın belirleyici dersi Türkçe olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.
Fen Bilgisi Öğretmeni Tuğba Batır, sayısal alanın orta kolaylıkta olduğunu söyledi. Batır, “Türkçe öğretmenleri sınavın belirleyici dersinin Türkçe olduğunu söylüyor. Matematik ve Fen Bilgisi alanında ise Milli Eğitimin verdiği kaynak kitaplardaki kolay olan soru şekilleri sınavda karşımıza çıktı. Sayısal alanda öğrencilerimizin soruları çözmekte zorlandıklarını düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.
LGS merkezî sınav sonuçları 26 Haziran’da açıklanacak.
Seçimin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan gelen yeni Anayasa mesajlarına CHP’den ilk yanıt Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’tan geldi.
Haftalık değerlendirme raporunu yayınlayan Erdoğan Toprak belirli kriterler sıralayarak bu kriterlerin karşılanması halinde yeni Anayasa çalışmalarına katkı sunabileceklerini belirtti. Erdoğan Toprak’ın raporunun ilgili kısmı şöyle:
“İktidar, seçim sonrası yeni anayasa önerisini gündeme getirip, TBMM’nin sivil anayasaya öncülük etmesi için çalışma başlatacaklarını açıkladı. Türkiye’nin demokratik, insan haklarına ve hukuka saygılı, yurttaşlarının hak ve özgürlüklerini, kadınların eşitlik ve yaşam güvencesini, siyasi ve ekonomik demokrasiyi güvence altına alan bir anayasaya sahip olması konusunda samimiyse iş birliğine hazırız. İktidarın geçmişteki anayasa değişikliği icraatları ve şu andaki ittifak ortaklarının başta kadın hakları, inanç özgürlüğü, etnik ve inanç farklılıkları vb. alanlardaki görüşleri, parti programları, mevcut anayasaya bakışları ortada. Cumhur İttifakı ortakları önce kendi aralarında demokratik anayasa için uzlaşmalıdır. İktidar gerçekten otokratik yönetimi sistemini sonlandıracak, TBMM’nin güç ve saygınlığını iade edecek, Türkiye’yi çağdaş demokrasiler seviyesine taşıyacak bir anayasayı TBMM’den en geniş uzlaşı ve iş birliğiyle hayata geçirme düşüncesinde ciddi ve samimi ise her türlü katkıyı sağlarız.”
Erdoğan Toprak’ın raporundaki diğer konu başlıkları ise şöyle sıralandı:
SCHENGEN VİZE BAŞVURULARI REDDEDİLİYOR
Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için Schengen vize başvurularında önde gelen sanatçılar, bilim insanları da dahil olmak üzere her iki başvurudan biri reddediliyor. Sığınmacılara, kaçak göçmenlere T.C. vatandaşlığı ve pasaport verilmesi, Türk vatandaşlarının vize retlerinin ve mağduriyetlerinin en önemli gerekçesi. Mülteci Anlaşması ile AB’nin sınır bekçiliğini kabul eden iktidar, bu durumun tek sorumlusu. Avrupa Parlamentosu’nda (AP) ve AB’de seçim sonrası ortaya çıkan iktidar koalisyonunun demokrasi, insan hakları, kadın hakları, hukuk devleti vb. kriterlere ve AB ilkelerine mesafeli bir ittifak olduğu öne sürülerek Türkiye-AB üyelik müzakerelerinin sonlandırılması çağrıları yükseliyor.
SEÇİMİN EŞİT, ADİL VE ÖZGÜR BİR ORTAMDA YAPILMADIĞI AÇIK
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Seçim Gözlem Heyeti Türkiye’deki seçimlerin her iki turuna ilişkin yaptıkları gözlemler, tespitler ve bulgular sonrası hazırladıkları raporda seçimlerin eşit ve adil bir ortamda yapılmadığı, medya ve devlet olanaklarının iktidar tarafından yaygın şekilde kullanıldığı, sert ve ayrımcı dil ile seçmenlerin ürkütüldüğü vurgulandı. Bizim tespitlerimizle örtüşen bu saptamalarla seçimin eşit, adil ve özgür bir ortamda yapılmadığı, orantısız devlet gücü, olanakları ve sınırsız medya desteğiyle rekabet edildiği açık. YSK’nın, il seçim kurullarının çifte standartlı kararları, mülki idarecilerin engellemeleri, son olarak SMS yasağı ve operatörlere ağır para cezası tehditleri süreçte etkili oldu. Buna rağmen toplumun yaklaşık yarısı demokrasi ve değişimden yana seçimini yaptı. Şimdi yapılması gereken demokrasi talebini daha da yükseltmek, otokrasi ittifakını geriletmek için her alanda dayanışmayı güçlendirmektir.
İKTİDAR, GERİLİM, TERÖR, İNANÇ İSTİSMARI, KURGU-MONTAJ-DEZENFORMASYON POLİTİKASININ DOZUNU ARTIRARAK SÜRDÜRECEK
İktidar, seçim kampanyasını ve stratejisini üzerine oturttuğu gerilim, terör, ihanet, inanç istismarı, kurgu-montaj-dezenformasyon politikasını dozunu artırarak sürdürecek. Bunun somut işaretleri Erdoğan’ın 28 Mayıs akşamı Kısıklı ve Beştepe’de yaptığı konuşmalarda verildi. Seçimdeki rakibini kitlelere yuhalatma yanında, bir diğer rakibi için idam tezahüratlarına varan söylemleri dillendirmekte sakınca görmedi. İktidarın dezenformasyon-yalan-montaj kampanyasını, güvenlik kaygılarını depreştiren korku atmosferini sürdüreceğini, toplumsal ayrışma-kamplaşma ve bölünmenin derinleştirileceği bir sürece geçileceğini öngörmekteyim.
YENİ EKONOMİ MODELİNİN ANAHTARI OLAN İHRACATTAN BÜYÜMEYE KATKI GELMEDİ
İlk çeyrekte yüzde 4 açıklanan büyüme hızının gerisinde üretim, ihracat, yatırım, istihdam değil, hanelerin ve devletin başta seçim ve deprem olmak üzere tüketim harcamalarındaki patlama ve ithalattaki artış yatıyor. Sanayi ve tarım küçülürken, yeni ekonomi modelinin anahtarı olan ihracattan büyümeye katkı gelmedi. Seçim sonrası tüm baskılamaya rağmen dolar/TL 21, euro/TL 23’e yükseldi. Dolayısıyla ikinci çeyrekte kur çok daha yukarıda oluşacak. GSYH’nin dolar karşılığında düşüş yaşanacak. Geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 31,1 olan iş gücünün milli gelirden aldığı payın bu yıl yüzde 38’e yükselmesinde ise EYT düzenlemesiyle emekli olan milyonlarca kişiye ödenen kıdem tazminatları, asgari ücret ve en düşük emekli aylığında seçim öncesi yapılan artışlar etkili oldu.
MEMUR VE EMEKLİLERİN TEMMUZDAKİ MAAŞ ZAMMI VE ENFLASYON FARKININ AŞAĞI ÇEKİLMESİ HEDEFLENİYOR
İktidarın seçim öncesi hanelerde kullanılan doğalgazın bir ay ‘bedava’ olacağını ilan etmesiyle TÜİK, mayıs enflasyonu hesabında doğalgaz için ‘sıfır fiyat’ yöntemi uygulayacağını duyurdu. Mayısta açıklanacak enflasyonun kağıt üzerinde ciddi düşüş göstermesi, aylık enflasyonun ‘eksi’ olma ihtimali söz konusu. Bu yolla, yıllık enflasyonun düşürülmesi, memur ve emeklilerin temmuzdaki maaş zammı ve enflasyon farkının aşağı çekilmesi hedefleniyor. Buna karşılık milyonlarca SGK, Bağ-Kur ve memur emeklisiyle yeni emekli olan EYT’liler, TÜİK’in doğalgazı yok sayarak hesaplayacağı TÜFE’ye endeksli olarak daha düşük oranda zam ve enflasyon farkı almak zorunda kalacaklar. Milyonlarca kişi gerçek enflasyon karşısında hakkı elinden alınarak mağdur edilmiş olacak.
HAYVANCILIKTA BÜYÜYEN KRİZ, KURBANLIK FİYATLARININ ÜÇ HANELİ ORANLARDA ARTMASIYLA SOMUTLAŞTI
Yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde hayvancılıkta büyüyen kriz, kurbanlık fiyatlarının üç haneli oranlarda artmasıyla somutlaştı. Kurbanlık fiyatları canlı hayvan borsasında yüzde 150 artarken, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) vekaletle kurbanlık ücretlerini yüzde 165 artırdı. Kızılay, Türk Hava Kurumu (THK) gibi kurban bağışları ve vekaletle kurbanlık hizmeti veren kurumlar fiyatlarını yüzde 140-150 artırdılar.
RUSYA’NIN TALEP VE BEKLENTİLERİ MASAYA GETİRİLECEK
28 Mayıs’taki seçimin hemen ardından Kremlin Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yakında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşeceği duyuruldu. Putin’in, hemen akabinde ikili görüşmeyi gündeme alması, seçim sürecinde iktidara sağlanan moral, siyasal ve parasal desteklerin karşılığında Rusya’nın talep ve beklentilerinin masaya getirileceğini gösteriyor. Daha önce Trump yönetimi döneminde Türkiye’ye ABD yaptırımlarının başlatılmasına ve F-35 savaş uçağı projesinden dışlanmasına rağmen yıllardır kullanılmaksızın ambalajında depolarda bekletilen 3 milyar dolarlık S-400’ler bu açıdan somut bir örnek olarak ortada duruyor. Seçim desteği karşılığında kapalı kapılar ardında Rusya’ya hangi sözlerin verildiği, Putin-Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesiyle önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.
İKTİDARIN SEÇİM SÜRECİNDE ‘DIŞ GÜÇLERDEN DESTEK ALDIĞI’ AÇIĞA ÇIKTI
Dış güçler söylemini, dış güçlerin müdahale iddiasını sürekli dile getiren iktidarın seçim sürecinde ‘dış güçlerden destek aldığı’ açığa çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sonrası Körfez ülkelerinin liderlerine ‘depo döviz hesapları’ için teşekkür ziyaretine çıkacağını ifade etti. Körfez emirlikleri ve diğer bölge ülkelerinin milyarlarca dolarlık bu desteği neyin karşılığında verildi? Her fırsatta ‘dış güçler’ söylemine sarılan iktidarın, seçimde kendisine dolar akıtan dış güçlere, ‘şükran turuna’ hazırlanması, Türkiye’nin saygınlığı adına incitici. Muhtemelen Erdoğan şükran turunda bu ülkelerin liderlerinden depo döviz hesabı desteklerini yerel seçimlere kadar sürdürmelerini, milyar dolarlarını MB’de tutmaya devam etmelerini isteyecek. Gelinen aşamada ekonomik zafiyetle ortaya çıkan bu parasal bağımlılık ilişkisi, önümüzdeki süreçte ülkenin dış politikasında, bağımsızlık anlamında negatif yansımalarını gösterecektir. (HABER MERKEZİ)
Almanya’nın Leipzig kentinde Cumartesi günü polisle radikal sol gruplar arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. “Aşırı sol şiddet eylemleri” suçlamasıyla beş yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Lina E.’yle dayanışma göstermek için planlanan ancak sonrasında polisin başvurusuyla mahkemece yasaklanan “Tag X” protestoları kapsamında toplanan grupla polis arasında Cumayı Cumartesiye bağlayan gece çatışmalar başladı. Olaylar, gün boyu sakin geçen gösterilerin ardından Cumartesi akşamı yeniden kontrolden çıktı.
POLİSİN ŞİDDET AÇIKLAMASI
Polis; 100 gösterici için izin alındığını, ancak yaklaşık bin 500 göstericinin eylem için toplandığını ve bunların üçte birinin şiddet eğilimli olduğunu kaydetti. Alexis-Schumann Meydanı’ndaki bir gösteride polise taş, şişe ve yanıcı maddelerle saldırıldığını duyurdu. Yaralanan polis memurları olduğu belirtilirken, beş eylemci hakkında tutuklama emri çıkarıldı.
Twitter üzerinden güncellemeler yayınlayan polis, ekiplere taşlar ve piroteknik yoluyla devamlı saldırılar olduğunu kaydetti. Alanda tazyikli su araçlarının hazır bulundurulduğu, ancak kullanılmadığı belirtildi.
SOLCU SİYASETÇİLERDEN MÜDAHALELERE TEPKİ
Diğer yandan polisin eylemcilere sert müdahelesi, solcu siyasetçiler ve örgütlerin eleştirilerine neden oldu. Sol Partili Kerstin Köditz, göstericilerin yürümesine izin verilmemesini eleştirdi. Twitter hesabından eylemlere ilişkin paylaşımda bulunan Köditz, polisin tutumunu eleştirerek‚ “Çembere alınmış bir eylem için 10 tazyikli su aracı, polisin provoke edici tavırları, temel hakların baltalanması. Özgür devlet yerine Saksonya polis devletinden bahsedebiliriz” diye yazdı.
“Nazisiz Dresden” (Dresden Nazifrei) adlı sol eğilimli örgüt, polisin müdahalesini, “korkunç” olarak nitelendirdi.
Aşırı solcu gruplar aktivist Lina E. ve üç sanığa hafta içinde Neonazilere saldırılar düzenledikleri gerekçesiyle verilen hapis cezasını protesto etmek için Cumartesi günü Almanya çapında eylem çağrısı yapmıştı. Kasım 2020’den bu yana tutuku yargılanan Lina E. ve hakkında dava açılan diğer üç kişi Neonazilere ya da Neonazi olduğu iddia edilen gruplara saldırı düzenlemekle ve bir kısmını ağır yaralamakla suçlanıyor. 28 yaşındaki Lina E.’nin geçen Çarşamba günü Dresden Yüksek Eyalet Mahkemesi tarafından beş yıl üç ay hapis cezasına çarptırılması tartışmalara neden olmuştu. Mahkumiyet kararının ardından, verilen cezayı protesto etmek amacıyla Almanya’nın birçok şehrinde gösteriler düzenlenmişti. Lina E., karar yürürlüğe girene kadar serbest bırakıldı. (DW Türkçe)
Seçim sonuçlarının belli olmasından sonra, oluşacak yeni kabinede kimlerin yer alacağına dair medyada çok fazla, yazı, yorum, analiz yer aldı. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, “Bakan toto haberciliği” adını verdiği bu yayınların bir dökümünü hazırladı. Hangi yayın organlarının kimleri listelediğini, kimlerin kimleri tutturup kimlerin yanıldığını ele alan Bildirici, tutmayan tahminlerle ilgili olarak “gazetecilik bir ‘tahmin yarışı” ya da her duyulanı, her dedikoduyu “haber” kisvesi altında yazma faaliyeti değildir.” değerlendirmesi yapan Bildirici. “toplum günlerce yalan yanlış bilgilere maruz bırakıldı. Hem de yazdıkları, söyledikleri doğru çıkmayan gazetecilerin güvenilirlikleri zarar gördü.” diye yazdı.
Faruk Bildirici’nin kendi sitesinde yayınladığı “‘Bakan toto’ haberlerinin tutturanları, kaybedenleri” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Şimşek’i herkes tutturdu
Bu kez ‘bakan toto’ haber ve paylaşımlarında en çok üzerinde durulan isimler Mehmet Şimşek, Hakan Fidan, İbrahim Kalın’dı. Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetimine geleceği genel olarak her yerde yer alıyordu. Önceleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağı da öne sürülse de son günlerde Hazine ve Maliye Bakanlığı iyice netleşmişti. Nitekim Bloomberg de bir gün önce bu yönde haber geçti.
Hakan Fidan’ın adı çok geçiyordu ama hangi bakanlığa geleceği konusunda her yerde farklı tahminlerde bulunuluyordu. Fidan’a bazı yerlerde İçişleri Bakanlığı ya da Dışişleri Bakanlığı, bazı yerlerde de güvenlikten sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcılığı uygun görülüyordu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın da kabineye gireceğine neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu. Çoğunlukla Dışışleri Bakanlığı’na getirileceği yazıldı ve söylendi ama son günlerde MİT Başkanlığı’nı öne sürenler de oldu.
ESKİ KABİNEDEN KALANLAR
Eski kabineden hangi isimlerin yeniden bakan olacağı konusunda tam bir karmaşa söz konusuydu. Milletvekili adayı olmayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve M.Nuri Ersoy’un yeniden bakan olmak istemedikleri yazılıyordu çoğu yerde. Hatta bu tahminler seçim öncesinden yazılmaya başlanmıştı. Ama tam tersi çıktı, asıl bu iki isim kabinede kaldı. Koca ve Ersoy’un kabinede kalacağını yazan Hürriyet tutturdu ama Fahrettin Koca’nın kabinede olmayacağını yazan Cumhuriyet yanıldı.
Hulusi Akar, Murat Kurum ve Süleyman Soylu’nun bakanlıkta kalacağını tahmin edenlerin sayısı da az değildi. Fakat bu isimlerin üçü de bakan olamadı. Soylu’nun kalacağını yazan Türkiye gazetesi de yanıldı; ‘Üç vazgeçilmez isim: Soylu, Kurum ve Akar’ haberi yapan Gazete Pencere de. Soylu, Akar ve Kurum’un yanı sıra Mevlüt Çavuşoğlu’nun bakanlıkta kalacaklarını yazan BBC’nin kulis bilgisi de yanlış çıktı.
REUTERS BU KEZ ÇOĞUNU BİLEMEDİ
Bakanlıklar ve kamu kuruluşlarındaki bazı gelişmeleri ‘yetkili isimler’e dayanarak önceden doğru biçimde duyuran İngiliz haber ajansı Reuters bakanlar konusunda başarılı olamadı. Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz’ın gelecekleri yeni görevi ‘Hazine ve Maliye Bakanı ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı’ olarak yazarak isabet kaydeden Reuters, bu isimler dışında sadece Hakan Fidan’ın adını tutturdu. Lütfi Elvan, Hulusi Akar, Süleyman Soylu, Mevlüt Çavuşoğlu, Bekir Bozdağ ve İbrahim Kalın’ın bakan olacağı konusunda yanıldılar.
Cumhuriyet gazetesinin yazdığı isimlerden Berat Albayrak, Hulusi Akar, M. Ali Aydınlar, Süleyman Soylu, Adil Karaismailoğlu ve Murat Kurum kabineye giremedi; Hakan Fidan da İçişleri Bakanı olarak yazılmıştı.
FOX TV, Mehmet Şimşek, Yaşar Güler, Hakan Fidan konusunda isabet kaydederken, Efkan Ala, Seyfullah Hacımüftüoğlu, Ali İhsan Yavuz, Mustafa Şentop, Lütfi Elvan’ın bakanlıklarında yanıldı. Ali Yerlikaya ismini ilk ortaya sürenlerden olan Sözcü gazetesi Mehmet Şimşek, Cevdet Yılmaz, Hakan Fidan, Alpaslan Bayraktar, Mehmet Özhaseki’nin bakan olacağını bildi ama haberde yer verdiği Lütfi Elvan, Kübra Yiğitbaşı, Hasan Doğan, Seyfullah Hacımüftüoğlu ve Sinan Oğan bakan olamadı.
Patronlar Dünyası sitesi de dikkat çeken haberinde Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetimine geçmeyi kabul ettiğini yazdı. Bu site, İbrahim Kalın’ın MİT Başkanlığı’na, Hafize Gaye Erkan’ın da Merkez Bankası başkanlığına getirileceği haberini 30 Mayıs’ta yayımladı.
Yeniçağ’ın internet sitesinde 30 Mayıs’ta ‘Yeni bakanlar listesi sızdı’ gibi iddialı bir başlıkla yayımlanan haberdeki listede kimler yoktu ki? Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Ümit Dündar’dan, Mustafa Destici, Menderes Türel, Sinan Oğan ve Rifat Hisarcıklıoğlu’na kadar şaşırtıcı birçok isim yer alıyordu bu haberde. Mehmet Şimşek ve Fahrettin Koca’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Cevdet Yılmaz’ın Hazine Bakanı olacağı öne sürülen haberde isabet kaydedilen tek bakanlık Tarım Orman Bakanlığı’ydı. Bu göreve İbrahim Yumaklı’nın getirileceğini doğru bilen neredeyse tek medya kuruluşu oldu Yeniçağ.
SAYMAZ, IŞIK, AKİNAN’IN PAYLAŞIMLARI
Sosyal medyada paylaşımlarda bulunan gazeteciler Candaş Tolga Işık, İsmail Saymaz ve Serdar Akinan’ın ‘bakan toto’ları büyük oranda tuttu.
Candaş Tolga Işık da Şimşek, Fidan, Yerlikaya, Koca, Ersoy, Kalın’ın yeni görevlerini isabetle yazarken, U. İbrahim Altay, Hayri Baraçlı ve Fuat Oktay’da yanıldı.
İsmail Saymaz ise sosyal medyadaki paylaşımında Fidan, Yerlikaya, Kacır, Bak, Koca, Güler ve Ersoy’un yeni görevlerini doğru biçimde yazarken Ali İhsan Yavuz, Vedat Demiröz’ün bakanlıkları, Binali Yıldırım’ın da Cumhurbaşkanı Yardımcılığı konusunda yanıldı.
Akinan, Soylu dahil yeni kabineye giremeyecek eski bakanları, Şimşek ve Fidan’ın yeni görevlerini doğru bildi. Muhterem İnce’nin İçişleri Bakanlığı’nda ise yanıldı.
Cüneyt Özdemir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından yarım saat kadar önce yeni Cumhurbaşkanlığı kabinesinin tam listesini -doğru olarak- yayımladı.
SELVİ, KÜÇÜK VE YİĞİTEL YANILDI
İktidara yakın yazarlar, bakan olacak isimlere çok az ilgi gösterdi; ilgi gösterenlerin de tahmininin çoğu tutmadı. Bu isimlerden Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetimine geleceğini bildi. Ama Lütfi Elvan’ın Ticaret Bakanlığı’na, Cevdet Yılmaz’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na geleceği Murat Kurum’unda bakanlıkta kalacağı kulisi doğru çıkmadı.
Cem Küçük, TGRT’deki programında ‘güvendiği bir kaynağına’ dayanarak, İbrahim Kalın’ın Dışişleri Bakanı, Hakan Fidan’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağını, eski bakanların kabineye giremeyeceğini söyledi. Tümü yanlış çıktı dile getirdiklerinin.
TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel’in söylediklerinden de Mehmet Şimşek’in yeni görevi doğru çıkarken, bakan olacaklarını söylediği Necdet Ünivar, İbrahim Kalın ve Fatih Şahin kabineye giremedi.” (HABER MERKEZİ)